17 Mayıs 2011 Salı

E-ÖĞRENME

E-Öğrenme : Internet/Intranet(yerel ağ) ya da bir bilgisayar ağı üzerinden, bireyin kendi kendine öğrenmesi ile gerçekleşen, bilgiye ulaşmada zaman, mekan sınırı tanımayan, eş-zamanlı ya da eş-zamansız olarak diğer öğrenenler ve öğretenler ile iletişim kurulan, bilgisayar teknolojisinin sağladığı görsel ve işitsel tepkiler ile etkileşim kurulabilinen, sosyo-ekonomik statü engellerini ortadan kaldıran, bireylere yaşam boyu eğitimin üstünlüğünden yararlanma olanağı sağlayan bir öğrenmedir.     

E-öğrenmenin Faydaları

E-öğrenme;
  • Öğrenme zamanına e-öğrencinin karar vermesini,
  • İnternet erişiminin olduğu her yerden eğitimlere ulaşabilmeyi,
  • E-öğrencinin, kendi öğrenme hızınızda, istediği zaman, istediği kadar öğrenmesini,
  • Eğitimlere ve bilgiye tekrar tekrar ulaşılmasını,
  • Eğitmenlere ve konu uzmanlarına e-mail ve forum gibi ortamlarda sürekli olarak erişimi,
  • Eğitim masraflarından tasarrufu sağlar.
Günümüzde e-öğrenme ile sadece kayıtlı öğrenci grubuna değil, toplumun her kesimine, her yerden, her veriye ulaşma olanağı sunulabilmektedir. Bu olanaklar, bilişim teknolojilerindeki gelişime paralel olarak gittikçe daha yoğun olarak gerçekleşebilmektedir. Diğer taraftan, e-öğrenme kapsamında eğitim alan bireylere kendi zamanlarını yönetebilme olanağı da sunulmuştur.
1) E-öğrenme bireysel öğretimi destekleyerek bireyin öğrenmeye yönelik motivasyonunu olumlu yönde etkilemiştir ve grupla öğrenmenin getirdiği psikolojik baskıyı büyük oranda ortadan kaldırmıştır. Getirdiği bu olanaklar bireyin kendi özgünlüğünü ortaya koyabilme açısından önemlidir.
2) E-öğrenme ile bireyler ve/veya gruplar geleneksel yapıda ulaşma olanağı bulamayacakları farklı birey ve gruplara ulaşma olanağı bularak veri paylaşımını gerçekleştirebilmektedirler.
3) E-öğrenme, öğrenmeyi daha ilginç ve çekici hale getirerek farklı kesimlerin öğrenme sürecine daha çok katılmasını sağlamada önemli bir alternatiftir. Özellikle çeşitli sertifika programlarının, lisansüstü programların “e-öğrenme” ortamından sağlanması gibi uygulamalar, yaşam boyu öğrenmenin önünü açmada ciddi olanaklar sunmaktadır.
4) Türkiye’deki eğitim kurumlarında kalabalık sınıflar günümüze kadar hep sorun olmuştur. Dolayısıyla öğretmen-öğrenci etkileşimi çok sınırlı düzeyde kalmıştır. Bunun bir yansıması olarak ortaya çıkan öğretmen-öğrenci etkileşim düzeyindeki sınırlılıkları ortadan kaldırmak ve öğretmen-öğrenci etkileşim düzeyini tüm öğrenciler için eşit düzeye taşımak açısından e-öğrenme gereklilik arz etmektedir.
5) Birey, e-öğrenme kapsamında sunulan bir ders programını almak istediğinde, sadece bir web sitesine bağımlı kalmayıp aynı konuyla ilgili daha rahat anlayabileceği nesne tabanlı ve görsel birçok farklı web ortamlarından faydalanabilmektedir.
 E-öğrenmenin sunduğu etkileşim olanağı öğrencinin internet ortamından kendi düzeyine uygun olarak yaralanabilmesine olanak tanımaktadır. Dolayısıyla geleneksel öğretimin sunamadığı birçok olanak e-öğrenme ile sunulabilmektedir.


E-öğrenmenin Sınırlılıkları

Bireylerin çalışma konusunda öz disipline sahip olmaması halinde sonucun başarısız olması, bireylerin sosyalleşme sürecinin engellenebilme ihtimali, içerik oluşturmada sürecin kapsamlı, zaman alıcı ve masraflı olması, geleneksel öğrenme alışkanlıklarından kolaylıkla vazgeçilememesi ve ilgili sektörün bilgi ve teknolojik alt yapıya sahip olma gerekliliği e-öğrenmeyi zorlaştıran etkenlerdir.
E-öğrenme, öğretmen ve öğrenci açısından birçok fayda sağlamakla birlikte, bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Bunların bilinip, hazırlıkların ve kazanılacak faydanın dikkate alınması, e-öğrenmenin daha etkili ve faydalı olmasını sağlayabilir. E-öğrenmedeki karşılaşılacak problemler şöyle sıralanabilir:
1. Öğrencilerin bir bilgisayar sahibi olması masraflı olabilecektir.
2. Bilgisayar veya internetteki teknik sorunlar öğretmen ve öğrencileri engelleyebilir.
3. Öğrenci ve öğretmenler bilgisayar ve internet konusunda yeterli bilgiye sahip olmayabilirler.
4. internet kullanım ücretinin yüksek olması, kullanıcıları sıkıntıya sokabilir.
5. e-öğrenme ile ders verilmesi başlangıçta masraflı olabilir.
6. e-öğrenme ile ders alanlar bu alanda yeni olabilir ve çevrelerinde onlara yardımcı olabilecek bilgili ve tecrübeli kişiler olmayabilir.

E-Öğrenmenin Tarihi ve E-Öğrenmedeki gelişmeler

10–15 yıldır daha iyi bilinmekte olan e-öğrenme, 10–15 yıldan fazla bir geçmişe sahiptir.

1960'larda E-öğrenme

Bilgisayarlar için önemli görülen rollerden çoğunun 1960lı yıllarda açıkça söylenmiş olduğu iddia edilebilir. Bilgisayarlar icat edildikten biraz sonra, ruh bilimciler ve eğitimciler, bilgisayarların eğitimsel güçlerine dikkat çekmişlerdir. Bilgisayar tabanlı öğretim gelişimleri, sırasıyla, öğrenmenin ve öğretmenin temel kanılarının otomatikleşmesine odaklanmıştır. Ne var ki, bilgisayar tabanlı eğitimin ilk grubunun teknik bilim adamları iki gruba ayrılmıştır: sözde uygulamalı bilim adamları (mühendisler), sözde ileri düzey araştırmacılar.[2][3]

Bilgisayar tabanlı öğretim

1960’lar, daha sonra eğitim alanında geliştirilecek politikaları (kilometre taşı sayılan olayları) doğurdu. Her başarılı teknolojik yenilikle birlikte, yeni yetenekler ve şekiller teknolojinin desteklediği öğrenme işlemini artırmayı ulaşılır hâle getirdi. Aşağıdaki zaman çizelgesi İngiltere’deki bazı önemli olayları listelemektedir:
·                          1963: The British Computer Society(İngiltere Bilgisayar Derneği), Schools’ Committee adındaki okul birliğini, bilgisayar eğitimini okullarda ilerletmek için kurdu.
·                          1965: İlk bilgisayar, bir İngiliz okuluna kuruldu.
·                          1967: The National Council for Educational Technology(NCET) kuruldu.
·                          1969: NCET eğitimde bilgisayar kullanımı ile ilgili üç adet rapor yayınladı.
·                          1969: The Scottish Office, “Okulda Bilgisayar” adında geçici bir rapor yayınladı.
10 yıl süre zarfında, bu konuda çalışan bilim adamları grubu, araçlarını geliştirip düzenlediler. NCET, yaptığı çalışmaların birinde bilgisayar tabanlı öğrenme sistemlerini konu almıştır. Buna yönelik hazırladığı raporda geçen bazı ifadeler aşağıdaki gibidir:
·                          Öğrencilerin kullanımı için bilgi depolama,
·                          Öğrencileri bilgisayar konusunda eğitme,
·                          Karışık durumları (zaman alacak, pahalı olacak, imkânsız) örneklendirme

E-öğrenmede Kullanılan Teknolojiler
¡     E-öğrenmede kullanılan mobil cihazlar; mobil kişisel bilgisayarlar, mobil telefonlar, akıllı telefonlar, kişisel dijital yardımcılar (PDAs),  iPod’ lar, mp3  oynatıcılar ve ultra mobil kişisel bilgisayarlardır (UMPCs) (Clarke, Keing, Lam & McNaught, 2008)
¡     En yaygın kullanılan araç, şüphesiz mobil kişisel bilgisayarlardır.
¡     Mobil telefonlar, mobil öğrenmede kullanılan diğer araçlardır. Öğrencilerde kullanım oranı yüksektir.
¡      Üç farklı ülkeden (İtalya, Bulgaristan  ve Japonya) 1000’den fazla öğrenciyi içeren bir çalışma yürütülmüştür. Çalışma, her öğrencinin en az bir mobil telefona sahip olduğunu işaret etmektedir (Ronchetti, and Stevovich, 2008).
¡      Mobil telefonlarda  kullanılan haberleşme teknolojileri; GPRS, GSM, WAP, Bluetooth, Wi-Fi, ve Kızılötesi gibi teknolojilerdir.
¡      Mobil telefonlarında çoğunlukla SMS (Kısa Mesaj Servisi) kullanılmaktadır. Clarke et al. (2008), SMS kullanımının çok basit olduğunu  ve kullanıcı kullanımı için oldukça uygun olduğunu belirtmektedir.  Bu nedenle, SMS’nin çalışması için gerekli yazılım ve donanım iyileştirme projelerinin oldukça popüler olduğunu belirtmişlerdir.

Öğrenme Yönetim Sistemleri
Öğretim yönetim sistemleri kullanıcılara tam bir hizmet verebilmesi için belli özelliklere sahip olmalıdır. Başta diğer sistemlerle çalışabilirlik ve uyumu ; arşivleme ve dosya yönetim yetenekleri , yeniden kullanılabilirlik , öğrenme nesnelerinin tutarlı düzenlenmesi , hızlı erişilebilirlik , içerik oluşturulurken kullanılan diğer araçları desteklemesi (word, power point,flash,pdf) sahip olması gereken başlıca özelliklerdir.İyi bir ÖYS yazılımının kaliteli hizmet vermesi ve bilgi kalitesini artırabilmesi için bu özellikleri taşımasına dikkat edilmelidir.

İşlevsellik

ÖYS'nin arayüzü kullanıcıların kolay erişimine ve kullanımına uygun olmalıdır. Amaca uygun öys seçimi çok önemlidir. Bunun yanı sıra her kurumun kendine has kurumsal ve kültürel özellikleri olduğu için ullanılan ÖYS bu özelliklere uyum sağlamalıdır.

Öğretim Tasarımı ve İçerik

Belirlenen hedefler dahilinde içerik oluşturulmalıdır. İçerikteki işleyiş sırası da çok önemlidir. Temel bilgiler başta verilmelidir ve öğretim süreci boyunca önceki içeriklere de ulaşım sağlanmalıdır. Bilginin bilişsel yükünü hafifletmek için görsel-işitsel elemanlardan faydalanmak gerekir. Bu elemanlar kullanılırken görsel tasarım kurallarına uymak gerekir.

Destek Araçları

Öğrenciye sağlanacak destek, motivasyonu üst düzeyde tutmak için gerekli bir unsurdur. Öğrenci kaynakların yanı sıra değerlendirilmesi yapılmış olan ödev ve sınavlarına da ulaşabilmelidir. Öğrenciler arasındaki iletişim ve etkileşimin sağlanması için forum ve mesajlaşma araçları kullanılır. Öğretmen sistem aracılığıyla öğrencilerin çalışmalarını takip etmeli ve gerektiğinde yardım etmelidir.

Teknik Altyapı

Teknik altyapının ihtiyaç ve gereksinimler doğrultusunda sağlanması gerekir. Burada maliyet önemli bir etkendir. Sistemin sürekliliğinin sağlanması için gerekli teknik altyapı belirlenmeli ve buna göre bir bütçe ayarlanmalıdır.

Öğretim yönetim sistemleri açık kaynak kodlu ve ticari olmak üzere iki çeşittir. Eğitim alanında daha çok açık kaynak kodlu (AKK) yazılımlar tercih edilmektedir. Bunun sebebi AKK yazılımlar maliyeti ortadan kaldırmaktadır. AKK yazılımlar GNU lisansı altında dağıtılan yazılımları kapsar. AKK yazılımları kullanırken göz önünde bulundurulması gereken bazı unsurlar vardır. Bunlar:
  1. Üretici firmadan bağımsızlık
    • AKK yazılımlar sayesinde bir firmanın desteğine ihtiyaç duyulmaz. Gönüllü geliştiriciler sayesinde sorunlar çözümlenebilir.
  2. Güvenilirlik
    • Ticari yazılımlar güvenilirlik konusunda bir adım öndeler. Çünkü ticari kaygılardan en iyi olanı üretmeleri gerekmektedir. Bunun için de profesyonel bir kadroları vardır.
  3. Kullanıcı gereksimine duyarlılık ve esneklik
    • AKK yazılımlar, ticari yazılımlara kıyasla daha esnek oldukları için kullanıcının gereksinimine daha çok cevap verir. Sistemi değiştirmek ve geliştirmek için gereken değişiklikler kolayca uygulanabilir. Ticari yazılımda ise firmaya bağlı kalınmaktadır
  4. Yenilikçiliğin desteklenmesi
    • Ticari yazılım firmaları bir değişiklik yapmak için kayda değer bir ihtiyaç olmasını beklemektedirler. AKK yazılım ise heran değiştirilip geliştirilebildiği için yaniliğe daha çok açıktır.
  5. Güvenlik
    • AKK yazılımların güvenliği tartışılabilir. Yazılıma destek veren geliştiricilerin sayısının çok olmasından dolayı güvenlik açıkları oluşabilir. Bunun yanı sıra yazılımın kodu herkes tarafından ulaşılabildiği için açıklarını bulmak daha kolaydır.
İyi bir E-öğrenci'nin Özellikleri

İyi bir e-Öğrenci olmak için neler gerekir? İyi bir e-Öğrencinin özellikleri nelerdir?
  • Öğrenmenin ilk şartı öğrenmeyi istemektir. e-Öğrenciler öğrenimlerini kendileri yönlendirirler. Bu büyük bir şans olduğu gibi bazı zorluklarla karşılaşılması da muhtemeldir. Bir e-Öğrenci, öğrenme yönündeki kişisel motivasyonunu hep en üst seviyede tutmayı hedeflemelidir.
  • e-Öğrenciler günün belli zamanlarını eğitim almak için ayırırlar. Kendilerini saatler boyunca bilgisayar başında oturmaya şartlandırmazlar, fakat planlanmış eğitim seansları başarıyı artıracaktır. Örneğin her gün 1'er saatlik seanslarla eğitimlere devam edilebilir.
  • e-Öğrenciler eğitim saatini belirlerken, günün daha az yoğun ve eğitim seansının daha az kesileceği bir zamanı seçerler. Eğitim alırken mümkün olduğunca dikkatlerini dış etmenlerden (çalan telefonlar, arkadaşlarımızın sesleri vb.) uzaklaştırmaya çalışırlar.
  • e-Öğrenciler, her seansı tamamladığında yeni öğrendikleri bilgileri ve bunları ne gibi durumlarda kullanabileceklerini düşünürler. Bu motivasyonu artıracaktır.
  • e-Öğrenciler kendilerine günlük hedefler belirlerler. "Bu hafta bu eğitimi bitirmeliyim !", "Bugün 3 farklı konu öğreneceğim" gibi.
  • e-Öğrenciler, anlamadıkları veya pekiştirmeye ihtiyaç duydukları bir konu ile ilgili olarak, öğretim üyelerine veya diğer arkadaşlarına e-mail veya forum odaları ile soru sormaktan hiç çekinmezler. Öğrenmenin en çok karşılıklı görüş alış verişi olduğunu bilirler.

ÖĞRENME SÜRECİNDE FARKLILAŞMA   
   

E-öğrenme  ile bir ders yönetmek, sınıf  ortamında ders işlemekten  çok daha farklıdır. İnternet ortamında öğrencileri tanıma, onların anlık tepkilerini gözlemleme, anlaşılmayan  noktalara açıklık getirme ve  onlarla yüz yüze iletişim kurma olanağı daha azken sınıf ortamında bu olanak daha fazla olduğunu görmek mümkündür. Öğrencilerle  görüntülü bir iletişim olanağı yoksa ve bir şekilde dönüt alınamıyorsa, öğrencilerin sürece ilişkin ne düşündüklerini öğrenmek son derece güçleşmektedir. Sınıf ortamına göre farklılaşan pek çok süreç teknoloji desteği ile olabildiğince etkin hale getirilmektedir. Ancak sınıf ortamında olduğu gibi internet ortamında da eğitmene  çok büyük sorumluluklar iyi bir e-eğitmen olabilmek için hem farklı konularda bilgilenmek, hem de deneyim kazanmak çok önemlidir. İnternet ve web tabanlı teknolojileri kullanarak yaşanan öğretim süreçlerinde e-eğitmenlerin rolü içeriği aktarmak değil ortamı yönetmek ve öğrencileri yönlendirmektir. Bu nedenle rolleri;Rehber, Moderatör ve Yönlendirici gibi farklı şekilde tanımlanmaktadır. Çünkü bu süreç tamamen öğrenci merkezli bir yapıdadır.öğrencilerin farklı bilgileri deneyimleri ve görüşleri vardır.Bu farklılıklar çerçevesinde öğrenciler bireysel veya grup çalışmalarını e-eğitmen yönetiminde sürdürürler.

E-EĞİTMENİN FARKLI ROLLERİ

Eğitmen; yüz yüze eğitimde duruşu, giyinişi ve sınıf yönetimi bakımından  model oluştururken,e-öğrenme sürecinde içeriğin aktarımına ve iletişim süreçlerine dayalı olarak bir model olur.
Eğitmenin rolleri,ders öncesinde, ders sırasında ve ders sonrasında olmak üzere farklı süreçlere göre değişim göstermektedir.                                                          

DERS ÖNCESİNDE                                                                                     

E-öğrenme sürecinde  planlamanın süreç başlamadan önce yapılması son derece önemlidir,çünkü bu bilgiler süreç öncesinde öğrencilerle paylaşılır.
Hangi hafta hangi konunun işleneceği
Ne tür etkinlikler ve işbirliğine dayalı çalışmalar yapılacağı
Bu çalışmaların ödev ve projelerin hangi konularda olacağı,hangi ölçütlere göre değerlendirileceği
Her bir etkinliğin nasıl notlandırılacağı
Süreç boyunca uyulması gereken kurallar
İçeriğin ne şekilde sunulacağı ve öğrencilerin nasıl çalışmaları gerektiği gibi detaylı açıklamaların ders başlamadan önce belirlenmesi ve paylaşılması gerekir

E-eğitmen öğretim içeriğinin hangi biçimlerde sunulacağı ve nasıl erişilebileceği konusunu da açıkça belirtmelidir.
Öğrencinin dönem boyunca ulaşması beklenen  okuma ve araştırma ödevleri , sunular animasyonlar,sınav soruları gibi öğretim materyallerinin dönem başında tüm öğrencilerin erişimine açılmalıdır.
Ne zaman hangi farklı öğretim yöntem ve tekniklerinin kullanılacağı
Proje ve işbirliğine dayalı etkinliklerin detayları konusunda dersin önceden yapılandırılarak , akışının hazırlanması
Öğrenciler için gerekli dış kaynakların hazırlanması

DERS  SIRASINDA

Ders sırasında bir e-eğitmenin, neredeyse 7 gün 24  saat aktif  olması gerekir.
Süreci sürekli gözlemeli , olası sorunları gidermeli, öğrencilerin neler yaptıklarını sürekli incelemeli ve gerekirse dönüt vermelidir.
Her türlü olası probleme veya yanlış anlaşılmaya hızlı müdahale etmesi gerekir.
Sanal sınıf gibi ortamlarda öğretim materyallerini içeriği aktarmak için destek olarak kullanmak bu uygulamaları sohbet ve beyaz tahta gibi diğer bileşenlerle  desteklemek önemlidir.
Etkili ve amacına ulaşan tartışmalar yaptırmak ve zamanı etkili kullanmak son derece önemlidir.
E- eğitmenin sürekli olarak bireysel ve grup projelerini ve işbirliğine dayalı etkinlikleri yakından takip etmesi ve bu sürece ilişkin değerlendirme yaparak dönüt vermesi gerekir.
E-eğitmenin ders süresince öğrencilerin ilgi durumlarını takip etmesi ve gerektiğinde motive etmek adına farklı uygulamalar takip etmesi gerekir.
Ders boyunca etkileşimde bulunmak ve etkileşimin sürekliliğini sağlamak önemli noktalardan biridir. Ders süresince temel olarak altı etkileşim türü yaşanır. Bunlar: öğrenci-içerik, öğrenci-öğrenci, öğrenci-eğitmen, içerik-içerik, eğitmen-içerik ve eğitmen-eğitmendir.
1-Öğrenci-içerik: Önceden planlanmış şekilde öğrencinin öğretim içeriği ile etkileşim kurarak öğrenmesi beklenir. Bu süreçte istenilen bilgiye hızlı bir şekilde erişmek çok önemlidir.

2- Eğitmen-öğrenci: Çoğunlukla teknolojik araçların desteğiyle sağlanır. Bu etkileşim e-posta sanal sınıf , sohbet,forum, sesli veya görüntülü konferans gibi farklı araçların kullanımı ile eş zamanlı veya farklı zamanlı yaşanan süreçtir.
3-Öğrenci-öğrenci: Öğrenciler arsında yaşanan süreçtir. Bu süreç tüm öğrencilerin katılımı ile forum ortamında tartışma şeklinde veya grup çalışmaları dahilinde belli sayıda öğrenci arasında sohbet ortamında yaşanıyor olabilir.
4- İçerik-içerik: En farklı etkileşim türüdür. Burada öğrencilerin kayıtlarına ve verilerine dayalı olarak farklı çıkarımlar yapan ve öneriler yapan yazılımlar ele alınmaktadır.Eğitsel ajan denilen bu yazılımlar ,öğrencilerin tercihleri ve demografik bilgilerine dayalı olarak verileri toplamakta ve zaman içerisinde  genellemeler yaparak kendi kendine öğrenebilen ve strateji geliştiren programlardır.
5- Eğitmen-içerik: Eğitmenin içeriği kendisinin hazırlaması, güncellemesi veya hazır bir içerik kullanıyorsa bile ders aktarım sürecinde kullanması anlamına gelir.
6- Eğitmen-eğitmen: Eğitmenlerin kendi aralarında bilgi ve deneyimleri paylaşma sürecidir.


DERS SONRASINDA
E-öğrenme sürecinde her an bir öğrenci soru sormuş veya ödevini göndermiş olabilir. Tüm bu süreç içerisinde eğitmenin biçimlendirici değerlendirmeler yapması gerekir.Bu nedenle e-eğitmen sürece ilişkin değerlendirme yaparak not verir ve dersin sonunda da öğrencinin akademik başarısını belirler.

Her e-öğrenme farklı değerlendirme yaklaşımını gerektirir
Söz konusu olan eğitimin başarısının ve gerçek hayat problemlerini çözmeye katkısının değerlendirilmesi olduğunda, pek çok farklı bakış açısıyla karşı karşıya gelmek mümkün. Kurumsal bir e- öğrenme projesini ele alalım. Böyle bir projede, çalışanları için e-öğrenme modelini seçen kurum, eğitimi tasarlayan ve üretimini gerçekleştiren ekiple eğitimi alanlar, birbiriyle kesişen ancak farklı bakış açılarıyla eğitimi değerlendirmek isteyebilirler. Kurum, eğitimin performansa yansımasıyla ilgilenirken; eğitimi alanlar, eğitim süresindeki motivasyonlarının düzeyiyle ilgileniyor olabilirler. Biraz düşününce, burada saydıklarımızın dışında, başka bakış açılarının da var olduğunu görebiliriz. E- öğrenmede ölçme ve değerlendirme, bu karmaşık yapısı nedeniyle dinamik, yerinde duramayan bir araştırma alanı olarak literatürde kendine yer buluyor. Farklı e-öğrenme deneyimlerini değerlendirmeye yönelik tek ve kesin bir çözüm bulunmuyor. Her e-öğrenme deneyimi kendine has bir ölçme ve değerlendirme yaklaşımını gerektiriyor.

Değerlendirme Modelleri
Farklı bakış açıları ve farklı yaklaşımlar nedeniyle, e-öğrenme literatürü, değerlendirme sorununu çözmeye yönelik olarak farklı modeller öneriyor. Çok sayıda modelden birkaçı aşağıdaki tabloda listeleniyor.



Hangi model en doğrusu?
Aslında hiçbir modeli ya da yaklaşımı tek başına “en doğru” olarak nitelendirmek doğru değil. Her yaklaşım, mevcut probleme kendi bağlamında, farklı yollardan çözüm yolları sunuyor. Bu çözüm yolları hakkında bilgi sahibi olmak, hangi modelin sizin probleminize uygun olduğu konusunda bir karara varmak ve daha sonra uygulamak gerekiyor. Uygulayacağınız değerlendirme yaklaşımı sizin projenize özgü, size özel yepyeni bir deneyim olarak ortaya çıkıyor.

Kirkpatrick- 4 seviyeli değerlendirme modeli
Literatürde yer alan farklı çözümlerin hepsini bir solukta ele almak mümkün değil. Çok sayıda model arasında en bilinenlerden biri, Kirkpatrick’in 4 seviyeli değerlendirme modeli. Bu model sadece e-öğrenmeye yönelik olarak değil, “training” olarak adlandırılan her türlü hizmet içi eğitimin değerlendirilmesi için de kullanılabilen bir model. Değerlendirmeyi 4 farklı seviyede ele alan model; 1. seviyede eğitimi alan kişinin tepkisini,2. seviyede öğrenmeyi, üçüncü seviyede davranış değişikliğini ve 4. seviyede ise eğitimin çevreye yansıyan sonuçlarını dikkate alıyor.



Kirkpatrick modeline göre farklı seviyelerde değerlendirme

10 Mayıs 2011 Salı

UZAKTAN EĞİTİM-2-

1.GİRİŞ

Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin hızla ilerlemesi; eğitimde yeniliklerin doğmasına var olanların da modern teknoloji araçlar vasıtasıyla daha da hızlanmasına neden olmuştur. Dolayısıyla eğitimde yeni kurumlar ve olguların gelişmesi sağlanmıştır. Bu kurumların gelişmesiyle de; çağdaş eğitim, çağdaş üniversite modelleri oluşmuştur.

            Bilgi toplumu olma yolundaki hedefimize ulaşmak için de teknolojiyi kullanmak kaçınılmaz olmuştur. Teknoloji, çağdaş insanın yaşamının en etkin bir öğesi olma yolunda hızla ilerlemektedir.

            Teknoloji Destekli Eğitim Uzaktan Eğitimin temelini oluşturduğuna göre;  O halde Teknoloji Destekli Eğitim nedir? sorusuna  şu cevabı vermek mümkündür.

            Teknoloji Destekli Eğitim; Ağ üzerinden erişilebilen, LAN, Intranet, Internet, çok ortamlılık (Multimedia) özelliklerine sahip, etkileşimli olarak hazırlanmış, pedagojik özellikleri olan, bilgi aktarmanın yanı sıra beceri kazandırmaya yönelik, eğitim alanların performanslarının bilgisayar tarafından otomatik değerlendirilebildiği ve kaydedilebildiği, herkesin kendi bilgi seviyesinden kendi algılama ve kavrama hızına göre ilerleyebildiği ve kendilerine uygun zaman ve yerde eğitim alabilmelerine olanak sağlayan kurs malzemelerinin kullanılarak yapıldığı uygulamadır” diye ifade etmek mümkündür..

            Eğitim alanında birçok teknolojinin kullanımıyla öğrenci üzerindeki eğitim öğretim alanında yenilikler birbirlerini kovalamış, verimlilik de artmaya  devam etmiştir. Bu gelişimler eğitimin sınırlarını zorlayarak okul ve sınıf dışına taşmıştır. Bu gelişmelerin sonucunda Uzaktan Eğitim Kavramı doğarak yaşam boyu eğitim, sınırsız eğitim, kendi kendine öğrenme olguları gelişmiştir.

            Uzaktan Eğitim; çağdaş bir eğitim modelidir. Uzaktan Eğitim, farklı zaman ve mekanlarda öğretmen ve öğrencinin ayrı olduğu mekanlarda çoklu ortam desteği ile gerçekleştirilen eğitim uygulamaları olarak tanımlanabilir.

Uzaktan Egitimde Ögretmenin Rolü

Uzaktan egitimde etkilesimin gelistirilmesi için yapılan çalımsalar esnasında akademik çevreler kampüsteki egitmenler ve öğrencilerin nasıl iletisim kurduklarını daha yakından incelemislerdir. Birçok akademisyen, online eğitimde iletisimin daha çok katılımı motive ettigini hissetmistir. Uzaktan egitim alan ögrenciler egitimlerinde geleneksel yöntemlerle egitim alanlara nazaran daha fazla sorumluluk tasımaktadır. Bu ögrenciler sınıfta oturup pasif bir sekilde ders dinleyemezler, en az dersi sunan ögretmenler kadar derse katılmak ve
karsılıklı etkilesim kurmak zorundadırlar. Uzaktan egitim alan ögrenciler, ögretmen bir soru ortaya attıgında gerçekten kaliteli düsünceler öne sürer ve güzel bir tartısma ortamı olustururlar. Buna herkesin katılması beklenir. Uzaktan egitim alan ögrenciler cografi olarak farklı bölgelerde olabilir, fakat egitmenler bu ögrencileri geleneksel yöntemlerdekini
aratmayacak seviyede bir katılım ve etkilesime zorlamaktadır. Belki kalkan kasları göremeyeceksiniz, fakat cevap vermeden önce düsünebilme imkanınız olacak.
Aynı odada bulunan biriyle konusurken, yüz ifadeleri, vücut dili ve ses tonu ile de aranızdaki iletisimi destekleyebilirsiniz. Diger yandan, online bir konusmada katılımcı bir cevap vermeden önce ne söyleyecegini düsünebilir. Bu, utangaç kimseler ya da konusmadan önce düsünmeyi seven insanlar için oldukça faydalıdır. Sınıfta, tartısmalar esnasında fikirlerini baskın bir sekilde yansıtan insanlar, bu konuları online tartısırken aynı seyi yapamayacaklardır. Online egitim programlarında bulunan ögrenciler geriye dönüp daha önce geçmis olan bir tartısmada neler söylendigine göz atabilir, ortaya konan fikirleri daha iyi bir
sekilde sindirebilirler. Canlı bir konusmada, yani geleneksel egitim sınıflarında yapılan tartısmalarda ise konusmalar kaydedilmedigi sürece bu imkansızdır. Sanal Dünyada Ögretmenin Rolü Modern teknoloji yazılı materyallerin maliyetini oldukça azaltırken, yayınların hacminde büyük bir artıs meydana gelmis olsa bile hala en pahalı iletisim aracı
olmayı sürdürmeye devam etmektedir. Bunun yanı sıra, birçok yazılı materyal kullanıcılara ulasmadan önce birçok islemden geçmek zorundadır. Bilimsel yayınlar genellikle bir gözden geçirme islemine tabi tutulur. Sonuç olarak makaleler ve kitapların belli seviyede bir otoriteyi de beraberinde getirdigi söylenebilir. Bir eser ortaya konuldugunda, yayınlanmaya deger olup olmadıgı bir gözlemciler grubu tarafından muhakeme edilir. Internet alanındaki hızlı
gelismeyle birlikte, elektronik yayıncılık oldukça ucuz hale gelmistir. Ayrıca bu yayınlar tamamen kontrol dısına çıkmıstır. Ögretmen, egitici, ders yöneticisi gibi sıfatları olan dersi veren eleman dersi, hazırlayan ekipten olabilecegi gibi, sadece konu danısmanı, konusunda egitme deneyimi olan kisilerden olmalıdır. Ancak, çevrimiçi (online) egiticinin ortama özgü özellikleri olup bunlar geleneksel ögretmen rolünden farklıdır. Burada, egitmen, tek ya da ana bilgi kaynagı olmaktan ziyade, ögrenme yöneticisi, kaynak saglayıcısı ve yol gösterisi rolünü üstlenir. Ögrencinin bilgiyi bulması, anlaması, özümsemesi ve uygulamasında yardımcı olur. Ögrencilerin performansını izler ve dönüt saglar. Isi, ögrencinin bu faklı ögrenme ortamında en iyi uyumu saglamasına ve basarılı olmasına yardımcı olmaktır.

Ögretmenin Rolünün Genislemesi

Çagdas egitimde ögretmen, bir yönetici olarak kabul edilmektedir. Bu yönetici ögretmen, özel hedeflerini hazırlamakta, onları en kısa yoldan, az külfetle ve en kısa zamanda gerçeklestirecek sekilde ögrenme kaynaklarını düzenlemektedir. Ögrencilerin de motivasyonlarını yükseltmek için çabalar harcamaktadır. Daha sonra kullandıgı yöntemlerin etkinligini ögrenmek için yaptıklarını degerlendirmektedir. Egitim teknolojisi, bu görevleri yapmasında ögretmene yardımcı olmaktadır. Böylece egitim teknolojisi ögretmenin görevlerini genisletirken onu gereksiz islerden uzaklastırmaktadır.


Öğrenciden Kaynaklanan:
Öğrenciden kaynaklanan problemler birçok kategoriye ayrılabilir. Maliyet,       geri-besleme ve öğretmenle görüşme, öğrenci desteği, yabancılık ve yalnızlık, deneyim eksikliği.
Geri-besleme ve öğretmenle görüşme:
Geri-beslemenin ve öğretmenle görüşmenin azlığı öğrencide derse karşı ilgisizlik meydana getirir. Çünkü günlük ya da haftalık yüz yüze görüşmenin olmamsı öğrencide kendi kendini değerlendirme güçlüğü doğurur. Keegan(1986) da bu durumu; uzaklık öğretmen ve örgenci arasındaki hayati bağı koparmıştır diye açıklamıştır. Bu bağ kurumsal çabalarla yeniden kurulmalı, böylece öğretme öğrenme arasındaki işlem tekrar yapılandırılmalıdır.    
Destek ve servis:
Özel hoca sağlama, akademik planlayıcı ve teknik asistan gibi bazı destek ve servislerin azlığı da öğrencinin derse olan ilgisini azaltır. Uzaktan eğitim programı planlanırken öğrenciler için gerekli olan destek göz ardı edilmemelidir.
Akademik danışman örgenciye programı zamanında bitirmesi için yardımcı olur.
Yalnızlık: 
Her öğrenci okuldaki toplumun bir parçası olmak ister. Uzaktan eğitimdeki uzaklık öğrenciyi birçok aktiviteden uzak tutar. Öğrencinin içine düştüğü yalnızlık derslere olan ilgisinin azalmasına yol açar.
Deneyim Eksikliği:
Öğrencinin teknik konulara eksikliği derse olan ilgide azalmaya sebep olur. Uzaktan eğitimdeki elektronik ortamın kullanımı bilgisayar becerisi az olan öğrenciyi yoksun bırakır. Öğrenciler elektronik tabanlı bilgileri almak durumundadırlar ve bu durum teknolojiyle arası iyi olmayan öğrenci için problem teşkil eder.


Öğretmenden Kaynaklanan:
Öğretmenden kaynaklanan sebepler bir kaç bölüme ayrılır.
Öğrenciyle iletişim kurmamak:
Forum, sohbet gibi konuşma ve soru sorma ortamlarında öğrenicin sorusuna geç cevap vermek ya da vermemek öğrencinin ilgisini azaltır ve bu öğrencinin derse tekrar geri dönmesi çok zordur.
Dönem başında belirlenen teknolojinin kullanılmamsı:
Öğretmen dönem başında belirlediği teknolojiyi kullanmaz ya da belirtmediği başka bir teknolojiyi kullanırsa bu durum öğrencide problem oluşturur. Öğrencinin dersi takip etmesi için gerekli ortam ortadan kalkmış olur ve öğrenci ders takibini bırakır.
Adaletsiz değerlendirme:
Değerlendirme öğrencinin derse olan bakışını olumlu ya da olumsuz yönde etkileyen önemli bir olgudur. Eğer, öğretmen değerlendirmeyi adil olmayan bir şekilde yaparsa bu adaletsizliğe uğrayan öğrencilerin dersle bağını koparmasına neden olur.
Öğretmenin tutumu:
Uzaktan eğitimde öğretmenin görevi yol gösterme, öğrenciyi dersi takip etmeye teşvik etmeye yönelik olmalıdır. Eğer öğretmen yol gösterici özelliğini bırakır otoriter bir tavır sergilerse öğrencinin derle olan ilişkisinin bitmesine neden olur.

Modellerin Temel Özellikleri

Uzaktan eğitim modellerinde üç koşul söz konusudur. Bunlar; kullanılan modelin yapısı, teknolojik boyutu ve ekonomik özelliğidir.
Uzaktan eğitimde amaç, yukarıda belirtilen unsurların en uygun yanlarını birleştirerek kurumun amaçlarına, öğrencinin istek ve gereksinimlerine en uygun uzaktan eğitim modelini oluşturmaktır.


Modellerin başlıca özellikleri:
  1. Öğrencinin ders içeriğine ulaşması teknoloji aracılığıyla olmalı.
  2. Öğrenen, öğretmen ve ders materyali arasında iyi bir iletişim ve etkileşim ortamı sağlanmalı.
  3. Eğitim-öğretimin yapıldığı ortam fiziksel bir birliktelik gerektirebileceği gibi, sanal bir ortamda da olabilir.
  4. Öğrenenin ders içeriğine ulaşımı en iyi şekilde sağlanmalıdır.
  5. Eğitim ve öğretim süreci öğrenci merkezli olmalıdır.
  6. Süreçte kullanılan öğretim yöntemleri ve materyalleri öğrenenin kendi kendine öğrenmesine olanak sağlamalıdır.

Modeller arasındaki temel fark:
·        Öğretim materyalinin hedef kitleye sunum şekli ve
·        Öğrenenin zaman ve mekana bağlılık durumudur.

Bu farklardan dolayı modeller şu şekilde sınıflanmıştır:
·        Eş zamanlı (senkron),
·        Eş zamanlı olmayan (asenkron) ve
·        Karma (blended) olmak üzere üçe ayrılır.

Eş zamanlı (Senkron) Uzaktan Eğitim Modeli

Bu modelde; öğretmen ve öğrencilerin herhangi bir iletişim aracı ile sesli ve/veya görüntülü olarak etkileşimde bulunduğu, derslerin anında alınabildiği bir ortam sağlar.
Eş zamanlı modelde öğrenenin ve öğretmenin dersteki rolü geleneksel sınıf ortamındakine benzer. Dersler istenilen zaman ve istenilen yerde alınamaz. Bu model grup öğrenmesini desteklemektedir.
Radyo, televizyon, telefon, uydu, internet gibi teknolojiler senkron modelde kullanılmaktadır. Bu teknolojiler aracılığıyla iki yönlü ses, iki yönlü görüntü, sesli ve görüntülü konferans uygulamalarına olanak sağlanmaktadır.
Eş zamanlı model uzak sınıf öğretimi şeklinde uygulanır. Eş zamanlı iletişim ve etkileşime dayanan uzak sınıf, öğretmen merkezlidir. Geleneksel eğitimde olduğu gibi sınıfta da dersi dinleyip not tutmalı ve sorulan sorulara yanıt vermelisiniz. Uzak sınıf öğretimini temel alan senkron uzaktan eğitim modellerinden bazıları; sesli konferans, etkileşimli televizyon, elektronik beyaz tahta, etkileşimli video konferans vb.dir.

Eş Zamanlı Olmayan (Asenkron) Uzaktan Eğitim Modeli

Bu modelde öğrenci zamandan ve mekandan bağımsızdır. Bireysel öğrenmeye dayanmaktadır. Asenkron öğrenme modeli tarihsel süreç içerisinde;
  • Mektupla öğretim modeli,
  • Çoklu ortam modeli ve
  • Esnek öğrenme modeli olarak incelenebilir.


Karma (Blended) Model


Karma modeli, istenen bileşiği elde etmek için gerekli elementlerin tepkimeye konduğu bir kimyasal olay olarak düşünebilirsiniz.
Burada senkron ve asenkron uzaktan eğitim ile geleneksel eğitim tekniklerinin birleşiminden oluşan bir öğrenme ortamı ortaya konmaktadır.
Böylece doğru yerde, doğru zamanda, kendi yeteneklerinize uygun öğrenim teknolojileri ile öğrenim yapılabilir. Böyle bir modelde öğrenimin amaçları en iyi şekilde gerçekleştirilmiş olacaktır.
"http://bote.hacettepe.edu.tr/wiki/index.php/Uzaktan_E%C4%9Fitim_Modelleri"'dan alındı
Türkiye de uzaktan eğitim ilk olarak 1927 yılında eğitim sorunlarının görüşüldüğü bir toplantıda ele alınmış fakat sadece fikir bazında kalmış ve uygulamaya geçirilememiştir. Konu ile ilgili tartışmalar 1950 li yıllara kadar devam etmiştir. Türkiye'de uygulanan uzaktan eğitimin tarihi gelişimini ise aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;
  • 1927 Dönemin M.E. Bakanı Mustafa Necati tarafından tartışılması,
  • 1956 Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Banka ve Ticaret Hukuku araştırma Enstitüsünde başlaması,
  • 1961 Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Mektupla Öğretim Merkezi kurulması,
  • 1966 Mektupla Öğretim Merkezi Genel Müdürlük olması,
  • 1975 Yay-Kur eğitimleri uzaktan eğitim uygulamaları gerçekleştirilmesi,
  • 1978 Açık Üniversite kurulmasına karar verilmesi,
  • 1981 Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinin açılması
  • 1981 Anadolu Üniversitesi TRT işbirliği ile okul televizyonu kullanarak eğitim vermeye başlaması
  • 1992 Milli Eğitim Bakanlı bünyesinde Açıköğretim Lisesinin açılması
  • ODTÜ' de İnternet ile Eğitim kullanılarak IDEA Paketi uygulaması başlatılması.

Teknolojinin hızlı gelişimiyle orantılı olarak gelişen uzaktan eğitimin tarihsel gelişimini dört ana evreye ayırarak inceleyebiliriz. Mclendon (1999) bu evreleri şu şekilde ayırmıştır; “Mektupla Eğitim”, “Çoklu Ortam Modeli”, Tele Öğrenme Modeli” ve son olarak Esnek Öğrenme Modeli”.

Konu başlıkları



Birinci Evre: Posta ile eğitim

Uzaktan Eğitimin başlangıcı sayılabilecek mektupla öğrenim, bir okul veya yetkili kurum tarafından posta vasıtasıyla yürütülen öğretim yöntemidir. Mektupla öğrenim, kültürel gelişim ve mesleki eğitim için hemen her bilim dalında eğitim sağlamıştır. Özellikle fiziksel engelliler ve eve bağlı olanlar için ideal olan mektupla öğrenim kursları, körler ve sağır çocukların anne-babaları için de özel programlar düzenlenmiştir. İş çevreleri, dernekler ve silahlı kuvvetler, mektupla öğrenimden yoğun biçimde yararlanmış olan kurumlardır. 1840 yılında, İngiltere’de, bir stenograf olan Pitman, mektupla steno öğretmeye başlamıştır. Pitman, gerçekleştirdiği uzaktan eğitim uygulamalarıyla, öğrencilere eğitim vermiştir. Bu eğitim uygulamalarında, öğrencilere İncil’de yer alan küçük parçaları steno ile yazmayı öğretmiştir. Bu derslerde öğrencilerin başarıları da notla değerlendirilmiştir. 1919 yılında ABD' de eğitim ile ilgili ilk radyo istasyonu kurulana kadar mektupla eğitim hızlı bir şekilde farklı ülkelerde kullanım alanı bulmuştur.
Türkiye de ilk uzaktan eğitim uygulaması 1956 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsünde başlatılmıştır. Bankada çalışanların hizmet içinde yetiştirilmesini amaçlayan bu çalışmada banka çalışanları mektupla öğrenim görmüşlerdir. 1958 yılında ise Türk Eğitim Sisteminde uzaktan eğitim uygulamasında ilk önemli adımın atıldığı görülmüştür. Bu önemli adım Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Mektupla Öğretim Merkezi kurup dışarıdan okul bitirmek isteyenlere hazırlık kurslarının mektupla verilmeye başlamasıdır. 1974 yılında Mektupla Öğretim Merkezi, Mektupla Öğretim Okuluna dönüştürülmüştür. Üçüncü aşamada ise Uzaktan öğretimin yüksek öğretim kademesine girmesidir. İlk girişim ise 1974 yılında Mektupla Yüksek Öğretim Merkezinin kurulmasıdır. Bu merkez 1983 yılında Mesleki ve Teknik Açık Öğretim Okulu adını almıştır.
Uzaktan Öğretimin yüksek öğretim kademesindeki bu girişimlerinin yerini 15 ay sonra (YAYKUR) Yaygın Yüksek Öğretim Kurumu almıştır. Bu kurum çeşitli nedenlerle başarısız olmuş ve 1981 yılında yürürlüğe giren 2547 sayılı Yüksek öğretim yasası nedeniyle ve aynı yasa ile Anadolu Üniversitesi bünyesinde Açık Öğretim Fakültesi kurulmuştur.
Bu modelin en büyük dezavantajı ise iletişim sorunlarına neden olabilen bir model olmasıdır. Posta sistemini kullanan mektupla eğitim modelinde öğrencilere tanınan eşitlik ilkesi bazı durumlarda ortadan kalkabilir. Posta dağıtımında yaşanan sıkıntılar, kayıplar veya gecikmeler öğrencilerin eğitimini direk olarak etkiler. Ayrıca bu model öğrencilerin gurup çalışmasına elverişli bir model değildir bunun için gelişen teknolojiyle birlikte uzaktan eğitim alanında da, mektupla eğitim modelinden diğer evrelere geçişler yaşanmıştır.

İkinci Evre: Çoklu Ortam Modeli

Radyo ve televizyon, ilk olarak 1919’da ABD'de eğitimsel yayın yapan bir radyo istasyonunun kurulması ile beraber ilgi odağı olmuş ve şu ana kadar da geçerliliğini sürdürebilmiştir. Ekonomik, zaman ve mekâna bağlı olmaksızın, kitle yayınına uygun, görsel ve işitsel öğeleri kolayca aktarabilme özellikleriyle uzaktan eğitimde bir çığır açmıştır. Ayrıca kolayca kayıt altına alınabilme, tekrar tekrar izlenebilme ve diğer sistemlere uyumlu olması radyo ve televizyonu uzaktan eğitimin önemli bir aracı haline getiriyor. Bugünlerde radyo ve televizyon çeşitli sosyo-kültürel tabakadan birçok insana hitap edebilmektedir. Bu da uzaktan eğitimde çoklu ortam araçlarının kullanılabilirliğini önemli ölçüde artırmaktadır. Radyo ve televizyon aracılığıyla verilen eğitimsel yayınların yapısı yapılan yayının kapsamına göre değişiklik gösterir. Ulusal yayın yapan bir televizyon kanalının yaptığı yayınla bölgesel yayın yapan bir radyo arasında ciddi farklılık vardır. Mesela “Elazığ-Fırat Üniversitesi Radyo-Televizyonu il yayınının, ulusal yayın yapan TRT televizyon programlarının gerek içerik, gerek yayın saatleri yönünden farklı olacağı doğaldır.”(Emre, 2004). Uzaktan eğitimde kullanılan her araç gibi radyo ve televizyonun da dezavantajları vardır. İlk akla gelen etkileşimin tek yönlü olmasıdır. İzleyiciye ileti verilir ama bir tepki alınamaz. Bu da konunun etkili bir şekilde öğrenilmesini kısıtlar. Klasik öğrenme ortamından örnek verecek olursak derste sürekli konuşanın öğretmen olduğu ve öğrencilerin hiçbir müdahalede bulunmadığı bir sınıf ortamını düşünelim. Böyle bir ortamda öğrenmenin sağlıklı bir şekilde gerçekleştiği söylenemez. Diğer bir aksaklık ise radyo veya televizyon yayınını herkesin yararlanabileceği bir saatte yayınlamanın zorluğudur. Bu da eğitim materyalinin öğrenciye ulaşmasını zorlaştırmaktadır. Radyo ve televizyonun uzaktan eğitimdeki kullanımının tarihsel gelişimini sıralayacak olursak:
  • 1919 ABD'de ilk eğitim ile ilgili radyo istasyonu kurulmuştur.
  • 1920 ile 1930 arasında 200’ün üstünde eğitim amaçlı radyo istasyonuna lisans verilmiştir.
  • 1929 yılında Ohio hava okulu radyo eğitim yayınları ile model olmuştur.
  • 1932- 1937 ABD'de eğitim televizyonu yayınları IOWA Üniversitesinde başlamıştır. Daha sonra 242 kanal daha eğitim yayınına katıldı.
  • 1951’de Western Reserve Üniversitesi bazı dersleri televizyon yoluyla vermeye başladı.
  • 1970’den sonra kablo ve uydu aracılığıyla eğitimsel TV yayınları verilmeye başlandı.
  • ABD’nin yanı sıra İngiltere’de BBC aracılığıyla, Kanada’da çeşitli televizyon kuruluşları aracılığıyla, İsrail’de “Every Man’s University” isimli TV programlarıyla uzaktan eğitime katkıda bulundular.
  • Hindistan’da uydu ile televizyon öğretimi yaygın biçimde kullanılmaktadır.
  • Türkiye'de ise 1981 yılından bu yana Anadolu Üniversitesi - TRT işbirliği ile okul televizyonu hizmet vermektedir.
  • 1990’dan itibaren Fırat Üniversitesi değitimsel radyo ve televizyon yayını yapmaya başladı.

Üçüncü Evre: Tele Öğrenme Modeli

Üçüncü nesil tele öğrenme modeli sesli konferanslar, video konferanslar, görsel metin tabanlı konferanslar ve canlı televizyon ve radyo yayınlarını kapsar. İki yönlü ses, iki yönlü görüntülü sesli ve görüntülü konferans uygulamalarına verilen genel isim olan senkron model, aynı zamanda tele öğrenme modeli olarak da bilinir. Video konferans iki ya da daha fazla bölgede eş zamanlı olarak ses ve görüntü transferine olanak sağlayan bir etkileşimli telekonferans teknolojisidir. Video konferans, farklı yerlerdeki insanların oturdukları yerde sanki yüz yüzeymişçesine birbirleriyle iletişime geçebilmelerini sağlar. 2 çeşit video konferans vardır.
  • Bir Noktayla Video Konferans
  • Birden Çok Noktayla Video Konferans
Bir Noktayla Video Konferans: Bir öğretmenin bulunduğu yerden bir sınıftaki öğrencilere ses ve görüntü transferi ile ders anlatmasıdır. Bu teknolojiyle uzak bir yerde bulunan bir öğretmen sınıftaymışçasına öğrencilerine rahatlıkla ulaşabilir ve öğrenciler de anlayamadıkları konuları öğretmenlerine sorabilir.
Birden Çok Noktayla Video Konferans: Farlı yerlerde olan çok sayıda insanın bulundukları yerlerden birbirleriyle buluşmasıdır. Bu teknoloji sayesinde de aynı yerde bulunamayan öğretmenler öğrencilere ders anlatabilir ve öğrenciler de takıldıkları yerleri sorabilirler. Çok noktayla video konferans kullanılarak yapılan öğretimlere örnek olarak, Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde verilmekte olan uzaktan eğitim dersleri sayılabilir. Bu üniversitenin ilk kurulduğu yıllarda bazı bölümlerin dersleri tamamen video konferans yöntemiyle Türkiye’den anlatılmıştır.
Uzaktan eğitimin üçüncü neslindeki bir diğer uygulamada canlı Televizyon ve radyo yayınlarıdır. Bu yayınlara öğrenciler bilgisayar ve mail aracılığıyla veya telefon ya da faxla katılarak sorularını canlı yayın esnasında programı sunan öğretmen veya ögretmenlere ilete bilmektedirler. Ülkemizde ise bu uygulamaya örnek olarak, Anadolu Üniversitesi'nde uzaktan öğretim için İktisat, İşletme ve Açıköğretim fakülteleri öğrencilerine sınava hazırlık olması amacıyla canlı yayın programları hazırlanıp sunulması verilebilir.Bu programlar 26-30 mart 2007 tarihleri arasında ve 21:30 23:20 saatleri arasında TRT4'ten yayınlanmıştır. Bu canlı yayın programlarında 6 ders ve her ders için 30 dakikalık süreler mevcuttur. Genel Muhasebe, Genel Matematik, İktisada Giriş, Maliyet Muhasebesi, İstatistik, Finansal Yönetim derslerinde önceki yıllarda sorulan örnek sorular cevaplandırılmıştır. Bu uygulamanın amacı ise öğrencileri sınavlara daha iyi hazırlayabilmektir. Bu uygulamada öğrenciler canlı yayına telefonla bağlanarak derslere katılıp takıldıkları yerleri öğretmenlerine sorabiliyorlardı. Bu şekilde canlı yayına katılıp soru sorabilmek, sadece soruyu soran öğrenci için değil dersi takip eden diğer öğrenciler için de çok yararlı olmaktadır. Öğrenciler derslerle ilgili soracakları soruları faks (0222-320 07 58, 320 10 58, 330 46 26) ve e-mail (aofak@anadolu.edu.tr ) yoluyla ayrıca da açıköğretim bürolarına dosya kağıdına yazarak elle de ulaştırabilmektedirler.

Dördüncü Evre: Esnek Öğrenme Modeli

Esnek uzaktan eğitim modelinde etkileşimli çoklu ortamlar, internet vasıtasıyla web tabanlı kaynaklara ulaşım, iletişimi internet tabanlı yapmak ve kullanıcıya otomatik cevap veren sistemleri kullanmak, sanal kampüs ortamları oluşturmak yer almaktadır. Uzaktan eğitim teknolojilerini karşılaştırdığımızda yeni teknolojilerin eskilere öğrenme ve kaynak açısından daha etkili ve sınırlılıklarının daha az olduğunu görüyoruz. Yeni teknolojiler bireye zaman, mekan ve öğrenme hızında esneklik sağlıyor. Kurum maliyetlerinin azalması ve bununla rafine edilmiş bilgi en etkileşimli vasıtalarla öğrenciye sunulmaktadır.
Bu eğitim modelinin sunduğu esnek öğrenim birçok üniversitenin bu sisteme geçmesine neden olmuştur. Bu modelin öğretim elemanına, öğretim mekanı ve zamanına gerek duymaksızın ders verme imkânı sağlaması uzaktan eğitime geçilmesinin başlıca sebeplerindendir. Artı uzaktan eğitim veren öğretmenlerin daha disiplinli, motive edilmiş ve olgun oldugundan öğrenci ve öğretmene eşit temelde çalışma ortamı sağlaması uzaktan eğitimin tercih edilmesinin sebeplerindendir. Bunların yanı sıra Daugherty ve Funke (1998) ‘e göre uzaktan eğitimin öğrencilerin katılımı açısından teknik üstünlükleri de vardır. Mesela, 24 saat erişimin olduğu bir sistemin olması, öğrencilerin fiziksel katılımını gerektirmemesi ve planlamada çatışmanın olmaması gibi teknoloji temelli uygulamaların oluşturduğu üstünlüklerdir.
Bütün bu üstünlüklere rağmen uzaktan eğitimde bir sınırın gözetilmesi söz konusu olabilir. Örneğin uzaktan eğitimin kurslara uygulanması sistemin öğretim planlaması ve içerik hazırlamasında zaman tasarrufuna büyük katkıda bulunabilir. Bu kurslar bunun yanı sıra teknolojiyle önlemeye çalışsalar da personel öğrenci iletişiminin azalması sorunuyla karşılaşabilirler.


UZAKTAN EĞİTİMDE KULLANILAN TEKNOLOJİLER
Uzaktan eğitimde tarihi süreçlerinde teknolojini gelişmesine paralel olarak kullanılan araç ve ortamlarda değişiklikler ve yenilikler olmuştur.
Bunu süreçte kullanılan teknolojileri:
1.         Basılı Teknolojiler
Gazete, mektup
1.                Elektronik Teknolojiler
*                             Radyo ve televizyon
2.                Bilgisayar ve İnternet Teknolojileri
*                             Web



            Uzaktan Eğitimde günümüzde hala basılı materyaller önemli bir yere sahiptir. Günümüzde her ne kadar teknolojik gelişmeler olsa da insanlar geçmişten getirdikleri basılı materyal kullanma alışkanlıklarını devam ettirmektedir.
Zaten ilk uzaktan eğitim uygulamalarında gerçekleştiren mektuplaşma sisteminde de öğrencilere basılı materyallerin gönderilip alınması ile oluşmakta idi.
Gazete-Mektup:

Uzaktan eğitimde kullanılan en yaygın basılı teknolojileri biçimi gazete ve mektupla yapılan biçimidir. Belirli zaman aralıkları ile UE katılan öğrencilere katılan öğrencilere ders konuları, notları veya çeşitli bilgilendirmelerin gönderilmesi veya bunların gazete, dergi gibi araçlarda yayınlaması şeklinde gerçekleşir.


Gelişen teknolojiler ile birlikte Uzaktan eğitimde de kullanılan araçlar ve ortamlarda daha nitelikli ve etkili olmaya başladı.
Basılı teknolojilerde harcanan zaman ve maliyet düşünüldüğünde; elektronik teknolojilerle yapılan materyaller daha düşük maliyetlerde ve kısa zamanda basılı materyaller göre daha etkili olmaktadır.
Radyo, TV, bilgisayar ve internet teknolojileri sayesinde Uzaktan Eğitim uygulamaları çok geniş kitlelerle yapılabilmektedir.

Radyo ve TV:
Radyo ve televizyon yayın yapma yıllarından beri eğitim alanında da çeşitli programlar oldu ve hala olmaktadır. Çeşitli alıcı ve verici aygıtlar sayesinde bir yerden yapılan yayın kilometrelerce uzaktaki insanlara ulaşabilmektedir. Özellikle uydular sayesinde kıtalar arası yayınlara yapılabilmektedir.
Ama bu yayınlarda elektromanyetik dalgalar kullanıldığında hava şartları ve yeryüzü şekillerine göre yayınlarda aksamalar veya kesitler olabilmektedir. Ülkemizde TRT 4 kanalı Açık lise ve Açık öğretim derslerini hala yayını sürdürmektedir.
Video teknolojileri sayesinde de bir eğitsel yayınlar kasetlere kayıt edilip istenildiği zaman izlenebilmektedir.

Artık günümüzde en yaygın kullanılan iletişim araçlarından biri şüphesiz bilgisayarlardır. Günlük hayatımızda çoğu işimizi bilgisayar ve bilgisayar programları sayesinde gerçekleştirmekteyiz.
İnternet ise şu an kullanılan en yaygın iletişim ve bilgi edinme/paylaşım ağıdır. Özellikle e-postalarla bireyler birbirleri ile hızlı bir şekilde haberleşebilmektedir. Ayrıca gönderdikleri iletilere çeşitli dosyalar ekleyip bunları da birbirlerine transfer edebilmektedir. Çeşitli görsel, işitsel programlar sayesinde etkili ve kaliteli içerikli materyaller, etkileşimli programlar oluşturup bunlar CD denilen taşınabilir araçlarla çoğaltılıp dağıtılabilmektedir. Böylece bireyler kendi öğrenme hızlarında zaman ve mekandan bağımsız olarak öğrenme süreçlerini biçimlendirebilmektedir.

UZAKTAN EĞİTİM-1-

UZAKTAN EĞİTİM NEDİR?
Uzaktan Eğitim, geleneksel öğrenme-öğretme yöntemlerindeki sınırlılıklar nedeniyle sınıf içi etkinliklerin yürütülme olanağı bulunmadığı durumlarda eğitim çalışmalarını planlayanlar ve uygulayanlar ile öğrenenler arasında iletişim ve etkileşimin özel olarak hazırlanmış öğretim üniteleri ve çeşitli ortamlar yoluyla belli bir merkezden sağlandığı bir öğretim yöntemidir.Yine uzaktan eğitimi şu şekilde tanımlayabiliriz; Farklı mekanlardaki öğrenci, öğretmen ve öğretim materyallerinin iletişim teknolojileri aracılığıyla bir araya getirildiği kurumsal bir eğitim faaliyetidir.


Neden Uzaktan Eğitim:
Yaşam boyu öğrenme gereklidir.
Çok geniş öğrenci kitlesine hizmet sunabilen bir eğitim sistemidir.
Geleneksel eğitimden yararlanmayan kişiler için vazgeçilmezdir.
Ayrı niteliklere sahip bireylerden oluşmuş hedef kitleye farklı uygulamalarla eğitim hizmeti sunabilmekte.
Bilgi ve becerilerin artması, değişmesi ve çeşitlenmesi.
Ekonomiktir.(Birim maliyetlerinin ucuz olması)
Çok çeşitli iletişim teknolojilerini eğitim hizmetine sunabilen bir sistemdir.
Öğrenci merkezlidir.
UZAKTAN EĞİTİMİN TARİHÇESİ
Uzaktan eğitim çalışmaları 200 yıldan daha eski yıllara kadar uzanmaktadır.Örneğin, 1728 yılında Boston Gazetesi'nde mektup ile stenografi dersleri verildiğine ilişkin reklamlar bulunmuştur. 1890'lı yıllarda Avustralya'daki Queensland Üniversitesi kampus dışına açık bir eğitim programı yürütmüştür. Benzer bir programı da 1920'lerde Columbia Üniversitesi gerçekleştirmiştir. 1930'lara gelindiğinde radyo artık pek çok okul tarafından bir uzaktan eğitim aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1950'lerde ise Amerika'da özellikle askeri amaçlı olarak kullanılan uzaktan eğitim için kağıt tabanlı iletişim ortamı kullanılmıştır. Teknolojik gelişmeler sayesinde günümüze gelindiğinde ise disketler, video kasetler, CD-ROM’lar, uydu yayınları, video konferanslar ve Internet, uzaktan eğitim çalışmalarında önemli bir yer edinmişlerdir.
UZAKTAN EĞİTİMİN DEZAVANTAJLARI
• Öğrenme ortamlarında önemli görülen yüz yüze etkileşim ortam ve olanakları ortadan kalkması,
• Öğrenme sürecinde karşılaşılan öğrenme güçlüklerinin anında çözülememesi ve bu durumun ardından gelişebilecek sıkıntılar,
• Anında yardım görememe ve sorunun giderilmemesinden kaynaklanan davranışların gelişimi,
• Kendi kendine çalışma alışkanlığı olmayan ve bu yeteneğini geliştirmemiş bireyler için planlama zorluğu,
• Çalışan bireylerin kendine ayıracakları vakitte ders çalışma zorunluluğu,
• Laboratuar, atölye gibi uygulama ağırlıklı konuların işlenmesindeki sınırlılıklar,
• Öğrenci sayısındaki fazlalık nedeni ile iletişimdeki sınırlılıklar ,olarak sayılabilir.
UZAKTAN EĞİTİMDE ROL ALAN KİŞİLER
Aşağıda uzaktan eğitimde rol alan kişiler ve karşılaştıkları zorluklar kısaca anlatılmıştır.

ÖĞRENCİ: Öğrencinin ihtiyaçlarına cevap verebilmek her etkili uzaktan eğitim programının amacıdır. Eğitim ortamı nasıl olursa olsun; öğrencinin görevi öğrenmektir. Bu bağlamda, en iyi koşullarda bile, motivasyon gerektirmesi, planlama ve analiz yapılması ve öğretilecek materyale uygulanabilmesi açısından göz korkutan bir görevdir.
Uzaktan Eğitimde Dersin İşlenişi
Uzaktan eğitim için seçilen yöntem, dersin içeriğine ve hedef kitleye bağlı olarak farklılık arz eder. Bir uzaktan eğitim yöntemi bir ders için uygun olabilirken başka bir ders için de başka bir uzaktan eğitim yöntemi uygun olabilir.

Uzaktan eğitim programlarında dersin işleniş biçimini yine bir uzaktan eğitim metodu olan açıköğretim fakültesindeki sisteme benzetebiliriz. Dersleri size sunulan online ortamlarda takip edersiniz, sınavlar ise çoğu zaman klasik metodla  yapılmaktadır. (açıköğretim fakültesinde derslerin televizyondan anlatılıp sınavların klasik yöntemle yapılması gibi...)
Sınav dönemlerinde açıklanan tarihlerde ve belirlenen salonlarda tıpkı açıköğretim programlarında olduğu gibi bir araya gelen program öğrencileri yazılı ya da test tipi sınavlara girerler.
Eğitimler bazen senkron bazense asenkron olmaktadır. Senkron eğitimlerde daha önceden belirlenen gün ve saatte öğrenciler bilgisayar başında bulunur ve sanal bir sınıf ortamında sınıf arkadaşları ve öğretmeni ile bir araya gelmiş olur. Sanal sınıf ortamlarında öğretmene soru sorabilen öğrenciler aynı zamanda uzaktan eğitimin eksik yanı olan sosyal etkileşimi de sağlamış olurlar. Senkron eğitim zaman bağımsız değildir fakat mekan bağımsızdır. Şehrin, ülkenin ve hatta dünyanın farklı yerlerindeki öğrenciler, aynı anda sanal bir sınıfta bir araya gelir ve birbirleriyle sosyal paylaşımlar içerisinde olabilirler.

Asenkron eğitim ise hem zaman hem mekan bağımsız olarak adlandırılabilen uzaktan eğitim türüdür. Size açık olan dersleri istediğiniz gün ve saatte girip takip edebilir. Tekrar girdiğinizde kaldığınız yerden devam edebilir, eğitmeninize ya da arkadaşlarınıza eğer online değillerse daha sonra cevaplanmak üzere sorular sorabilir, paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Uzaktan eğitim programları bazı zamanlarda yüz yüze eğitimle de desteklenebilmektedir. Başvuru yaptığınız yüksek lisans programı eğer eğitimin bazı aşamalarında bir arada olmayı gerektiriyorsa klasik eğitim yöntemlerinden de yararlanılabilmektedir.
Uzaktan Eğitim Teknolojilerinin Sınıflandırması ve Karşılaştırılması
PDF
Yazdır
E-posta